Nato Global Hakimiyet Peşinde… Bunların Gayesi Barış Değil

Recep Tayyip Erdoğan’ın İsveç’in NATO üyeliği konusundaki tavır değişikliği yüzünden NATO’nun Vilnius doruğunu gereğince değerlendiremedik, fark etmişsinizdir. Erdoğan’ın bu keskin geri dönüşü aslında, ne kadar uzatırsa uzatsın sonunda İsveç’e onay vereceğini başından beri bilenler için bile şaşırtan oldu. Benzerlerine daha evvel ne kadar şahit olursak olalım hala şaşırmaya devam ediyoruz. Hasebiyle gündemimizi bu gelişme belirledi.

NATO Rus kara sınırlarında

Oysa Litvanya’nın başşehri Vilnius’taki NATO Doruğu, bu savaş örgütünün global hakimiyet planlarının açıklandığı son derece kıymetli bir toplantıydı. Kesinlikle üzerinde durulması gereken sonuçları açısından da konuşulmayı hak ediyor. Finlandiya NATO üyesidir artık, İsveç de olacak üzere görünüyor. Yani NATO üyesi ülkelerin Rusya ile olan kara hudutları iki kattan fazla artmış bulunuyor. Tepenin Rusya’nın burnunun tabanında bir başkentte yapılması bile tam bir hinlik.

NATO’nun 32 üyesinin devlet /hükümet liderlerinin kabul ettiği sonuç bildirisi dünyayı felakete götürecek bir savaş planı aslında. Sanıldığı üzere Ukrayna sorunu değildi ana gündem. 24 sayfalık bir doküman olan planda küçük bir yer tutuyor Ukrayna. Ancak pratikte ise durmaksızın hem askeri hem de mali dayanak sağlanıyor alışılmış bu ülkeye. ABD, Almanya başta olmak üzere NATO ülkeleri Ukrayna’ya daha fazla askeri yardım yapacaklarını duyurdu. Ortalarında NATO üyesi olmayan Japonya’nın da bulunduğu G-7 ülkeleri de başka bir mutabakat ile Ukrayna’ya son teknoloji silahların tedariki de dahil olmak üzere kapsamlı yardım kelamı verdi.

Tüm bunlar Ukrayna’nın kendisini savunmasından çok savaşın uzamasına, diplomatik tahlilin ortadan kaldırılmasına yarıyor. Rusya Devlet Lideri Vladimir Putin’in “işgali” sürdürmesinde eline münasebet de verilmiş oluyor böylece. Rusya’nın, işgal ettiği bölgeler de dahil olmak üzere her bahsin konuşulmasını içeren müzakere daveti dikkate bile alınmadı.

4 bin sayfalık savaş planı

Zirvede Doğu Avrupa’ya hem asker hem de silah konuşlandırmalarını içeren 4 bin sayfalık savaş planı da kabul edildi. Buna nazaran NATO güçlerinin sayısı 40 binden 300 bine çıkmış olacak. Sonuç Bildiri‘sinde en kıymetli yeri de elbette Çin ile Rusya işgal ediyor. “ÇHC ve Rusya ortasında derinleşen stratejik iştirak ve kurallara dayalı milletlerarası nizamın altını oymaya yönelik birbirini güçlendiren teşebbüsleri, kıymetlerimize, çıkarlarımıza karşıt düşmektedir” deniliyor bildiride. Yalnızca bu değil; “Karadeniz bölgesi İttifak için stratejik değere sahiptir” de deniyor. “Orta Doğu ve Afrika stratejik çıkarların olduğu bölgelerdir, deniyor. Hint-Pasifik bölgesi NATO için önemlidir” deniyor. Orta Doğu’nun Kuzey Atlantik kıyılarına yakın olduğunu kim çıkardı?

Tüm bu saldırgan planlar kapitalizmin krizinin büyük olmasından kaynaklanıyor elbette. Bildiriden de anlaşıldığı üzere NATO kendi iradesini tüm dünyaya dayatmayı amaçlıyor.

Türkiye genişlemeye katkı verdi

Recep Tayyip Erdoğan elbette bir NATO aksisi değil. Hiç bir vakit da olmadı. Bu nedenle aslında kendi eforuyla değil, NATO üyesi olmanın sağladığı itiraz hakkıyla engelleyici bir fonksiyona sahip olma fırsatını iç siyasete dönük olarak kullandı bir mühlet. Sürdürülmesi zati mümkün olmayan İsveç aksiliği tavrını da sonlandırdı. İsveç’in üyeliğine onay vereceğini söylemesiyle bir savaş örgütü olan NATO’nun yayılmasına, genişlemesine katkıda bulunmuş oldu. Aksisi beklenmezdi ALIŞILMIŞ lakin üye olarak esasen NATO’nun savaş cürümlerinin ortağı durumundaki Türkiye hiç değilse İsveç’e, Erdoğan’ın koz siyaseti gereği bile olsa aldığı “hayır” tavrını sürdürmüş olsaydı NATO’nun yayılmacılığına bir defa olsun mahzur olmuş olacaktı

Yeni sistem gereği Meclis’in durumu malum. Lakin bu türlü de olsa bu defa AKP çoğunluğa sahip değil. Umudum yok fakat bakarsınız İsveç’in üyeliğine “hayır“ kararı çıkar.

Ne hoş olur.